Karar muharriri Ahmet Taşgetiren, kurucusu olduğu AKP’den ayrılarak yeni parti kuracağını ilan eden Ali Babacan hakkında bir yazı kaleme aldı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın olan biteni gördüğünü kaydeden Taşgetiren Ulusal Görüş başkanı Necmettin Erbakan’ı hatırlatarak Erdoğan’a “Kendi ayrılış süreçlerini hatırlıyor mu” diye sordu.
“Bir müddettir Ak Parti içinde bir hareketlenme var. Olan bitene itiraz ediliyor. ‘Biz yola bu türlü çıkmamıştık’ deniliyor. Toplumla ilgide sarsıntı kelam konusu” tabirini kullanan Taşgetiren’in “Ak Parti’nin doğuşundan bugünkü doğuşlara…” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Ak Parti, merhum Erbakan Hoca’nın partisi içinde doğdu. “Yenilikçi” diye nitelenen hareket, Hoca’nın bütün gayretine karşın bünyede kalmadı ve başka bir parti hüviyetine büründü.
O devir Erbakan Hoca’nın yansısını varsayım edebiliriz. “Milli Görüş misyonu”herhalde o gün “Dava”nın kendisi idi. Yenilikçi hareket “Milli Görüş gömleğini çıkararak” yola koyulmuştu.
Ak Parti’nin kurucu takımı hepsi de “Dava eksenli” olacak reaksiyonları göze alarak yeni bir siyaset üretmeye karar vermişlerdi.
Kadro, “Değerlere bağlılık”ta, geride kalanlardan farklı değildi, ama “Siyaset dili”nde, toplumun geniş kısımlarıyla buluşacak yeni bir çalışmayı gerekli görmüşlerdi.
Yola çıktılar, girdikleri birinci seçimde, Refah Partisi’nin çıkabildiği en yüksek oyun (yüzde 22) 12 puan (yüzde 34) üstüne çıktılar ve tek başına iktidar oldular. Böylelikle toplumla buluşacak bir lisan üretilebildiğini örneklediler.
O devirde ne oldu?
– “Bölme, parçalama, davaya ihanet suçlamaları” göze alındı.
– “Büyük gövdeden ayrılanlar iflah olmuyor”, yaklaşımına aldırış edilmedi.
Ak Parti’nin kurucu takımı yola çıkarken bu çeşit suçlamalarla karşılaşacaklarını bilmiyor olamaz. Kendi içlerinde bunun karşılığını da oluşturmuşlardır. “Yeni misyonumuz ve onun elde edeceği muvaffakiyet vakit içinde bu suçlamaların geçersiz olduğunu ortaya koyacaktır” demişseniz her şeyi göğüslersiniz.
Her şey göğüslenmiş, Ak Parti yola çıkmış, başarılı olmuş ve hiçbir partiye nasip olmayan bir iktidar periyodunu elde etmiştir.
***
Bir müddettir Ak Parti içinde bir hareketlenme var. Olan bitene itiraz ediliyor. “Biz yola bu türlü çıkmamıştık” deniliyor. Toplumla bağlantıda sarsıntı kelam konusu.
Yola birinci çıkıldığından bu yana kimi kopuşlar yaşandı. Kopanlar yeni bir sıklet (ağırlık) merkezi oluşturamadılar. Ya kayboldular ya da bir öbür bünyeye monte oldular.
Acaba son hereketlenmenin sonucu da bu türlü mi olacak? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ak Parti genel lideri hüviyetiyle dediği üzere bunlar da ötekilere benzeyecek ve “boş çuval üzere devrilecekler” mi?
İki isim “parti kuracaklar” iddiasıyla öne çıkıyor malum.
Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan. Babacan birçok eski Ak Partili bakanla birlikte mutfak çalışması yapıyor, Davutoğlu da kitlelerle buluşuyor.
Ali Babacan partinin kurucu üyelerinden. Ak Parti hükümetlerinde 13 yıl bakanlık yapmış.
Ahmet Davutoğlu da danışmanlık, bakanlık, Başbakanlık yapmış.
***
Erdoğan olan biteni görüyor. Kendi ayrılış süreçlerini hatırlıyor mu, bilmem. Lakin bunlar benzeşir birbirine. Reaksiyon gösteriyor. “Kırgınlığınız var mı?” sorusuna “Bunlara kırgın olmayacak da kime olacak!” diye reaksiyon veriyor.
Ali Babacan vedaya geldiğinde ona “Ümmeti bölmeye hakkınız yok” demiş. Kendi misyonu, liderliğindeki Ak Parti misyonu, Cumhurbaşkanlığını deruhde ettiği Türkiye misyonunun Erdoğan’ı bu türlü bir pay yöneltmesi çok olağan. Bunu paylaşan hem Türkiye’de hem İslam dünyasında halk kitleleri olduğunu da bilmek lazım.
Benzeri bir durum, enimim merhum Erbakan Hoca için de kelam konusu idi. Merhum Hoca’nın Tayyip Bey’e, Abdullah Bey’e, Bülent Bey’e ne söylediğini bilmiyorum, emsal şeyler olduğunda kuşkum yok. Erbakan Hoca’yı Türkiye’de ve İslam dünyasında “Ümit” olarak gören halk kitlelerinin azımsanmayacak boyutta olduğunu da biliyoruz. Fakat olan oldu.
Şimdi…
Ali Babacan istifasını açıkladığı mektupta, “dünyadaki değişim, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu yeni sınamalar, yeni bir gelecek vizyonu, ortak akıl, her bahiste beyaz sayfa, insan hakları, özgürlükler, ileri demokrasi ve hukukun üstünlüğü…”gibi anahtar sözlerle bir örgü sunuyor.
Ahmet Davutoğlu, Babacan’dan da önce “Manifesto”sunu yayınladı.
İki farklı hareket, iki parti, bunların birbiri ile bağlantıları, Ak Parti ile bağları, Türkiye siyasetinde nasıl bir denklem oluşturacakları, bu hareketlere hassas toplum kesitlerinin farklılaşma-parçalanma sürecinde hissedecekleri kaygı… Bunlar bundan sonra üzerinde durulacak farklı başka başlıklar…
Hoca’nın yanında neden kalınmadı, bu bir misyon kopuşu mu idi, bugün neden Erdoğan’dan farklı bir yola giriliyor, bu bir misyon kopuşu mudur… Bunları konuşacağız.
Bence ilişkileri “Davaya ihanet” gibi ağır suçlamalara yönelmeden yürütmek gerekiyor. İktidara yakın medya lisanının de yaraları derinleştirmede değerli rol oynadığını unutmadan…
