Nihal Bengisu Karaca: O töreyi alın ve Güney Kutbu'na yürümeye başlayın

Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Türkiye’nin bayana yönelik şiddetin önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması açısından kabul ettiği İstanbul Mukavelesi’nin kaldırılmasına ait yürütülen tartışmaları kıymetlendirdi. Karaca, “Söyleminiz ne olursa olsun, işe ne kadar Allah’ı, İslam’ı, adaleti, kamu faydasını katarsanız katın, asıl sıkıntınız ‘aile’ filan değil. Sıkıntınız kendinize fazla aşık olmakla ilgili. Yaptığınız da berbat bir cinsiyet dayanışmasından ibaret. Hiç değilse kamu faydası güdüyormuşsunuz üzere davranmayın da sizi yönetim edelim. Bir jenerasyon sonra yoksunuz çünkü” dedi.

Karaca, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkan çevrelerin çocuk evliliklerin yasaklayan düzenlemelerden rahatsız olduklarını söyledi. Karaca yazısında, ” Efendim neymiş,  erken evlilikleri yasaklamak Ak Parti’ye reaksiyon duyulmasına neden oluyormuş. KADEM’in çocuk gelinler ve erken yaşta evliliklere karşı çabayı desteklemesi insanların zoruna gidiyormuş.  Recep Tayyip Erdoğan’ın hatırına, KADEM’in bu ‘töre bilmez, örf tanımaz’ tavrına susuluyormuş ancak beşerler içten içe yumruklarını sıkıyormuş” tabirini kullandı.

‘Aile kurumunu koruduklarını için İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanlara Karaca, “Madem ailenin yıkımı bayanın, ‘kadın’ ve ‘aile’ konusundaki ciddiyetsizliği yüzünden oluyor, ailesinin ve kendisinin erdemini korumak için tecavüzcüsünü ortadan kaldıran Nevin Yıldırım’a müebbet ceza verilirken neredeydiniz?” sorusunu sordu.

Karaca’nın yazısının ilgili kısmı şöyle:

“Medeni Kanun’da evlenme yaşı aslında ‘aile izni’ ile 17’ye indirilebiliyor. Bu hudut, kimi özel durumlarda mahkeme kararı ile ‘16’oluyor.
Yani çocuk gelinler, erken yaşta evlilik problemleri derken aslında 16 yaş altı evliliklerden bahsediyoruz. Çocuklarını 14-15 yaşında evlendirmekte israr eden bir zahmet o kafayı da, töreyi de değiştirsin. Çünkü bu kadar erken yaştaki insanları aile meclisi kararıyla ya da ebevyn zoruyla evlendirip sonra ‘aile yıkılıyor’ diye ağlaşmak, yapacak iş bulamamaktır. Zımnî işsizliktir. Aptallıktır. Çünkü şu an muhafazakar çevrelerde  yaşanan ve Türk müslüman tipi aile yapısının köküne asıl dinamiti koyan faktörler ortasında yer alan dini nikahla ikinci-üçüncü evlilik yapma, veyahut dini nikaha bile üşenip seriye bağlayarak aldatma olaylarına girişenlerin birçoklarında erkeklerin mazeret olarak kullandığı münasebet şu: ‘Ailemin zoruyla erken yaşta evlendirildim. Eşime karşı hiçbir vakit hiçbir şey hissetmedim. Aşk benim de hakkım’  Erken dedikleri de 14-15-16 değil bu ortada. En berbat ihtimalle 22-23. Gözünü açmasıyla yuva kurmak zorunda kalması bir olmuş genç kızların nasıl hayatsızlaştırıldıklarına, ileri yaşlarda katlanmak zorunda kaldığı kaidelere girmiyorum bile.

Yanlış olmasın, reşid olmak kaidesiyle genç evlilik yapanların hepsi mutsuzdur diyemeyiz. Birbirini destekleyerek büyüyen, bir arada olgunlaşan ve sağlam aileler kuranlar elbette var. Ancak gençler hakkında kesin kararlar veren aile meclislerinin ve onların ‘din’ konuşan borazanlarının evlenme yaşını rüşd yaşından daha aşağı çekme niyetlerinde teşrihe muhtaç bir tekinsizlik var: Hayatı hakkında karar verecek olgunluğa ulaşmamış çocuklara bir ömür uzunluğu sürmesi istenen bir durumu dayatmak. Bu türlü bir dayatmaya maruz kalan fakat hala avantajlı konumunu koruyam erkek bir yana, erken evliliği bayanı denetim altına alma aracı olarak kullanmak.  
Tekrar düşünün:  Ailenin kararıyla ve dayatmasıyla erken yaşta evlendirilen kız ve erkekler güçlü aileler mi kurmuş oluyorlar, yoksa tatminsizliği nedeniyle daima arayış ve çelişki halinde olan erkekler ve pasifize edilmiş bayanlar mı imal ediyorlar?”  

Yazının devamı için