T24 Haber Merkezi
Gonca Tokyol
ÖZGÜRDER, Mazlum Der, Milletlerarası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) ve Hukukçular Derneği’nin, İstanbul Valiliği’nin kentte kayıtlı olmayan Suriyelilerin geri gönderilmesi kararını protesto etmek gayesiyle Saraçhane’de yaptığı yaptığı harekette gerginlik yaşandı. Gergin bir halde geçen ve yaklaşık 100 kişinin katıldığı aksiyon sık sık protestolarla ve dışarıdan gelen müdahalelerle bölündü. Aksiyona katılanlar, kendilerinin alana kimlik denetimi ve arama sonrası alındığını belirterek provokasyon yaşanmasına reaksiyon gösterdi ve polisin yeteri kadar tedbir almadığını savundu.
Eylemin başlangıcında yapılan konuşmadaki “Seçimlerden evvel Türkiye’de Suriyelilieri mültecileri, muhacirleri, göçmenleri gaye alan ırkçı bir nefret kampanyası başladı. Muhalefet partilerinin, CHP’li belediye liderlerinin start verdiği, Düzgün Partili kimi vekillerin ve MHP’li birtakım vekillerin de kışkırttığı bu süreç” kelamlarını kesen bir vatandaş “Ne CHP’si MHP’si, toplum bıktı bunlardan toplum” diye reaksiyon gösterirken, alanda kısa müddetli arbede yaşandı.
Ardından aksiyonu protesto eden öteki bir küme da açıklamanın yapıldığı Saraçhane Parkı’na geldi ve bozkurt işaretleri yaparak “Ne keyifli Türküm diyene” sloganları atmaya başladı. Aksiyon yapanlar da “Kahrolsun ırkçılık, yaşasın kardeşlik”, “Muhacirler Allah’ın emanetidir” sloganlarıyla karşılık verdi.
Basın açıklaması öncesinde etrafta ağır güvenlik tedbiri alındığı ve polisin Saraçhane Parkı’na girmek isteyenlere kimlik denetimi yaparak çantalarını aradığı görülürken; sloganlarla hareket alanının tabanına kadar gelen kümeye yönelik müdahalenin ise ‘yumuşak kaldığı’ yorumları yapıldı. Polisler, kendi ortalarındaki konuşmalarda milliyetçi kümeye yönelik “Yalandan bir barikat kuralım” üzere sözler kullanırken; birinci başta gözaltına alınan olmadı, yalnızca kümenin park dışına çıkarılması sağlandı.
Derneklerin basın açıklamasını okuduğu sırada harekete katılanların ellerindeki tevhid bayrağını toplamaya çalışan bir sivil polis, kümenin ortasında kaldı ve kısa müddetli bir arbede daha yaşandı. Polis daha sonra basın açıklaması yapanları güvenlik çemberine alsa da protestolar ve gerginlik sona ermedi. Açıklama sık sık sloganlarla ve gerginliklerle bölündü. Basın açıklamasının akabinde eylemcilere hücum teşebbüsünde bulunanlara biber gazı kullanan polisler 2 kişiyi gözaltına aldı.
‘Mültecileri diğer vilayetlere göndermek toplumsal barışa hizmet etmez’
Açıklamada konuşan ÖZGÜRDER Lideri Rıdvan Kaya, Suriyelilere yönelik ırkçı telaffuzları eleştirdi. Kaya, “Almanya’da binlerle söz edilen ırkçı çetelere karşı on binler, yüz binler sokaklara çıkıp bunlara meydan vermiyor. Irkçı tezi savunan insanlara karşı Almanya’da, Avusturya’da, Hollanda’da insan haklarından yana olan, adaleti savunan, mültecileri mazlum beşerler olarak görüp sahip çıkan kitleler, sokaklarda ırkçılara nefes aldırmıyor” dedi.
Başka kentlerde kaydı olan Suriyelilerin İstanbul’dan gönderilmesi kararına reaksiyon gösteren Kaya, “Bu insanların içinde 3-5 tane kriminal kişi varsa bunları ayrıştırabilirsiniz. Lakin ailesiyle geçinmeye çalışan insanları, ne iş yapacağı muhakkak olmaksızın diğer vilayetlere göndermek adalet değildir, toplumsal barışa hizmet etmez” diye konuştu.
“Muhacirler problemine polisiye önlemlerle, baskıcı kararlarla değil kardeşlik ve hukuk temelinde tahlil aranmalıdır”
Yapılan ortak açıklamada da hükümet son yapılan uygulamaları “göçmen meselesini sisteme koyma adımları olarak sunsa da” yaşananların Suriyelileri ‘göçe zorlama kampanyasının başlangıcı’ olarak yorumlandığı kaydedildi ve şu tabirlere yer verildi:
“Muhacirlere yönelik sokaklarda köpürtülen ırkçı-şoven reaksiyonlara ivme kazandırılmaya çalışıldığı bir vasatta gündeme gelen bu uygulamaların ne hukuk devleti prensibiyle ne vicdanla ne de akılla bağdaşmadığı açıktır. Muhacirler problemine polisiye önlemlerle, baskıcı kararlarla değil kardeşlik ve hukuk temelinde tahlil aranmalıdır.
İntanbul’da ikameti bulunmayan Suriyelilerin ikamet aldıkları vilayetlere geri gönderilmesi karaarı büyük kasvetlere yol açabilecek bir düzenlemedir. Birçoğu iş imkanı bulamadıkları için ikamet aldıkları vilayetlerden ayrılıp İstanbul’a gelmiş bulunan bu insanları hiçbir iş teminatı, barınma imkanı sağlamadan geldikleri yere göndermek açlığa, sefalete sürüklemek manasına gelebilir.
Suça karıştığı tez edilen Suriyelilerin geri gönderilmesi uygulaması da başlı başına bir keyfilik alanıdır. Bir kişinin hata işlediğine karar verecek olan mercii kimdir? Şayet ortada bir mahkeme kararı yoksa bir kişinin suça karışmış olduğunun argüman edilmesi mümkün değildir. Bu noktada hata ve hatalının tanımının polisin inisiyatifine bırakılmaması, kesinlikle hakim kararına bağlanması kaidedir.”
Soylu: 80 bin kaçak göçmen hudut dışı edilecek
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 23 Temmuz’da yaptığı açıklamada sene sonuna kadar 80 bin kaçak göçmenin hudut dışı edileceğini söylemişti. Türkiye’ye her sene yüz binlerce göçmenin kaçak yollarla girmeye çalıştığını kaydeden Soylu, 2018 yılında bu sayının 547 bini geçtiğini belirtmiş, 2019 yılında bugüne kadar yaklaşık 168 bin kişinin ülkeye girmesinin engellendiğini tabir etmişti.
Soylu bir gün sonra katıldığı NTV yayınında ise “Ben bu ülkenin İçişleri Bakanıyım. Benim ülkemde bilmediğim, kayıtlı olmayan kimsenin yaşamaması lazım” demişti. İçişleri Bakanı, Suriyelilere dayanak için düzenlenecek aksiyon hakkında ise “Kimseye bir şey yaptırmayız, kimse kusura bakmasın. Biz sistemimizi korumak zorundayız” tabirlerini kullanmıştı.
