İyi Parti Genel Lideri Meral Akşener, partisinin küme toplantısında konuşuyor.
Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Sorumsuz, korkak, artık vaktini çoktan doldurmuş son kullanma tarihi geçmiş bir iktidar!”
“Kadim kültürümüzle harmanlanan, cennet vatanımızda, hakkımız olan, tüm kıymetlerden, tüm imkanlardan, tüm fırsatlardan, yoksun bırakıldığımız, ucube bir periyodun, nihayet sonuna geliyoruz. Mesela uzun bir vakittir adaletten mahrumuz… Zira; adaleti gölgeleyen bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Hukuka, keyfine nazaran, taraf veren, kendi çıkarları için, zalime boyun eğen, başşehrin göbeğindeki, alçak bir cinayetin, gerçek faillerini bulmaktan bile, aciz bir iktidar! Mesela uzun bir vakittir; samimiyetten mahrumuz. Zira; kalbini karartmış bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Bir milletin ahını, bir annenin acısını, iki küçücük çocuğun gözyaşlarını bile, görmezden gelen, vicdansız bir iktidar! Mesela uzun vakittir ciddiyetten mahrumuz. Zira vazife şuurunu kaybetmiş bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Verdiği hiçbir kelamı, tutamayan, mafyaları, simsarları, uyuşturucu kaçakçılarını kollayan, Sinan Ateş’in katillerine göz yuman, zalim bir iktidar! Sorumsuz bir iktidar! Korkak bir iktidar! Ve artık vaktini, çoktan doldurmuş son kullanma tarihi geçmiş bir iktidar!
“Recep Bey’in yapamadığını, biz yapacağız!”
“Düşünün ki Emniyet teşkilatımız, cinayeti planlayan şahsı bir milletvekilinin meskeninde yakalıyor. Buna ait, tutanak tutuyor. Nasıl oluyorsa oluyor, o tutanak, ortadan kayboluyor. Ve bugün, o tutanak, dava belgesinde yok. Bu türlü bir rezalet olabilir mi? Bu türlü devlet yönetilir mi? Hey gidi hey… Neydin, ne oldun Recep Beyefendi? “Cesaretin sembolüyüm” diye geldin; giderayak, esaretin sembolü oldun. “Milletin adamıyım” diye geldin; giderayak, mafyaların, simsarların, kuklası oldun. Bir vakitler, geçmiş iktidarların yanlışlarından, ders alırdın. Şimdiyse, kendi kusurunu göremeyecek kadar kör, doğruları duyamayacak kadar da, sağır bir adam oldun. “Neredeeen, nereye?” değil mi Recep Beyefendi? Görüyorum ki, artık sende; Ayşe Ateş’e verdiği kelamı tutacak, basiret yok! Babasız kalan Banuçiçeğin, Bengüsu’nun karşısına çıkacak, yüz yok! Elindeki sınırsız yetkiye karşın katillerden hesap soracak, yürek ise, hiç yok! Hiç merak etmeyin! Recep Bey’in yapamadığını, biz yapacağız! Onun tutamadığı kelamı, biz tutacağız! Ne olursa olsun; Sinan Ateş’in kanını, yerde bırakmayacağız! Katiller, cezasını çekecek! Azmettirenler, cezasını çekecek! Yataklık edenler, cezasını çekecek! Bu işin üstünü örtmeye kalkışanlar da, cezasını çekecek!
BTK’nın toplumsal medya düzenlemesine: Tek adam rejiminin diktatörlüğe yanlışsız uzanan yoluna bir taş daha döşenecek!
“Seçimlere 39 gün kala BTK, yeni bir toplumsal medya düzenlemesini, yürürlüğe aldı. Bu düzenlemeye nazaran, artık Toplumsal medya platformları, şahsî bilgileri isimli makamlara, iletmekle yükümlü olacak. Pekala nasıl iletecek? Rastgele bir yargı kararı olmadan iletecek. Bir soruşturma mazereti bulmak, kâfi olacak. Yani; bir İçişleri Bakanlığı yetkilisi; ‘Şu kişi hakkında soruşturma var. Bana bilgilerini verin.’ Dediğinde o bilgiler, derhâl iletilecek. Bu biçimde yargı önünde, kabahati ispatlanmamış bireylerin tüm şahsi bilgileri, talep edilebilecek. Düzenlemenin ilgili kısmı, motamot şöyle diyor: ‘Halkı aldatıcı bilgiyi alenen yaymak, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, Anayasal nizama ve bu sistemin işleyişine karşı hatalar, Devletin sırlarına karşı hatalar ve bu kapsamda içerik oluşturan ve yayan faillere ulaşmak için, gerekli olan bilgiler…’
“Gerçekten ibretlik…”
“Yani mesela gerçek enflasyon bilgilerini inceleyen ENAG “yanıltıcı bilgi yaymaktan” susturulacak. Üstelik yalnızca ENAG değil ENAG datalarını, paylaşan hesaplar da susturulacak. Mesela ‘Kızılay’ın çadır satışını’ haber yapanlar ve yayanlar ‘devlet sırrını açığa çıkardı’ diye susturulacak. Mesela; ‘Dört gün oldu, bir tane arama kurtarma takımı gelmedi’ diyenler, ‘Devletin birliğini bozuyor.’ diye susturulacak. Yani böylelikle tek adam rejiminin, diktatörlüğe gerçek uzanan yoluna, bir taş daha döşenecek. Türk demokrasinin önüne, ördükleri duvarlara, bir tuğla daha konulacak. Türk gençlerine layık gördükleri hapishane sistemine bir pranga daha eklenecek. İşte size Recep Beyefendi ve arkadaşlarının Türkiye’ye layık gördüğü yüksek demokrasi standardı… Sahiden ibretlik…
“Sosyal medya platformlarını saray medyasına çevirme girişimi!”
Gençlere seslendi: Sandığa gideceksiniz ve Recep Bey’i o koltuktan indireceksiniz!
Sevgili gençler şunu asla unutmayın ki 14 Mayıs’ta oy kullanmaya gittiğinizde çok kritik bir seçim yapacaksınız. Kim Jong’un, uzun uzunluklu ruh ikizi ile Millet İttifakı’nın adayı ortasında bir tercih yapacaksınız. Kuzey Kore’ye özenen bir Türkiye ile Avrupa standartlarında bir demokrasiyi doyasıya yaşayan bir Türkiye ortasında bir tercih yapacaksınız. Kim Jong’un müsaadeden gidenlerle Atatürk’ün gösterdiği istikamete yürüyenler ortasında bir tercih yapacaksınız. Sizlere öğrenilmiş çaresizlik prangaları takanlar ile “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” diye haykıranlar ortasında bir tercih yapacaksınız. Ben size inanıyorum. Ben size güveniyorum. Zira; güç sizde. Zira; kelam sizde. Zira; gelecek sizin ellerinizde. Adım üzere eminim ki 14 Mayıs’ta sandığa gideceksiniz ve bahtınızın dizginlerini elinize alacaksınız! Sandığa gideceksiniz ve Recep Bey’i o koltuktan indireceksiniz! Sandığa gideceksiniz ve Ceddimizden aldığınız emanetin hakkını verip yepisyeni bir tarih yazacaksınız! Hiç kuşkum yok: O sene, bu sene!
Ayrıntılar gelecek…
