Boşandığı erkeğin saldırısına uğrayan Çanakkale Tabip Odası Lideri Dr. Ayşe Güneş, failin özgür bırakılmasına reaksiyon gösterdi. Güneş, “Bir insanı öldürmeye çalışması, yakalanması için münasebet olmuyor.” dedi.
Gazete Duvar’dan Seçkin Sağlam’ın haberine nazaran, Çanakkale Tabip Odası Lideri Dr. Ayşe Güneş, 1 Nisan’da Çanakkale Devlet Hastanesi Acil Servisi önünde boşandığı Dr. Niyazi Akay’ın saldırısına uğradı.
Ölümle tehdit edilmesinin yeni bir durum olmadığını söyleyen Güneş, bir yıl evvel boşandıklarını, lakin iki yıldır boşanma gayreti verdiğini lisana getirdi. Bu süreçte vefat tehdidi aldığını, ruhsal şiddete maruz kaldığını belirtti. Boşanmanın Akay tarafından kabul edilmesini beklerken farklı bir durumla karşılaştığını anlatan Güneş, “Mevcut şiddetten uzak durmaya çalıştım, arbede çıkmasın diye sözcüklerimi dikkatli seçtim. Bu türlü bir hayat biçimim vardı. Bununla yaşamaya da alışmıştım. Bunun bir süre sonra biteceğini, vakitle kabullenileceğini düşünüyordum. O denli olmadı. Sustukça, müracaatta bulunmadıkça, türel dayanak almadıkça, karşı tarafın bundan büyük bir cüret ve güç aldığını gördüm” diye konuştu.
Güneş şunları kaydetti:
“Polisi aradım. Sonra babamı ve en yakın arkadaşımı aradım. Polislerin gelmesi 15-20 dakikayı buldu. Polis geldi lakin resmen beni gözaltına aldı. Hastanede çocuklarımın kaldığını, onları merak ettiğimi, dönüp onları almak istediğimi söyledim. Polis müsaade vermedi. ‘Bizim diğer işlerimiz var hanımefendi vakit kaybetmeyelim, sizi merkeze götürmemiz lazım’ dediler. İhbarda bulunduğum saldırganın yeri belirli olduğu halde kolluk kuvvetleri ve hastanenin özel güvenliği tarafından saldırgana yönelik yakalama teşebbüsü olmadı. Üyesi olduğum Sıhhat ve Toplumsal Hizmet İşçileri Sendikası ve Çanakkale Tabip Odası mensubu arkadaşlarımdan, babamı ve çocuklarımı oradan uzaklaştırmaları için takviye istemek zorunda kaldım ki, onlar da kendilerini riske atmış oldular.
Ben bunları yaşarken, o yarım saat boyunca, çocukların gözü önünde, elinde bıçakla bağırıp çağırıyor, karışan yok, tutan yok.
Evime gideceğim lakin karşılaşırız tahminen diye gidemiyorum. 155 sınırıyla yarım saat konuştum, tek öğrenmem gereken şey, bu kişi özgür mi, gözaltında mı? Hürse ben konutuma nasıl gideceğim. Lakin yarım saat boyunca 155 telefon sınırında ne bir yetkili, ne de yetkisi olan bir biriyle görüşebildim. Ve ben anladım; ‘Bir insan cumhurbaşkanına hakaret etmedikçe hatalı kişiyi yakalamıyorsunuz’ dedim. Lakin bıçakla kovalaması, bir insanı öldürmeye çalışması, yakalanması için münasebet olmuyor.”
Ben bunu reddediyorum, konutumda saklanmayı reddediyorum. Korunmak istemiyorum, saldırganın engellenmesini, uzak durmasını istiyorum. Bu bir dehşet değil lakin karşınızdaki kişi psikopatça hareketler yapıyor ve onu engelleyen hiçbir şey yok. Daha sonra bu kişi gözaltına alındı, üç gün sürmedi. O üç gün boyunca birinci sefer ‘biri beni takip ediyor mu?’ diye düşünmeden dışarıya çıkabildim. Yargı neden kabahat işleyeni bu kadar rahat ettiriyor? Mağdur olan bayana bir de kendini muhafaza sorumluluğu veriyorlar”
