T24 Dış Haberler
Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği’nin Yunanistan’ın 25 Mart Bağımsızlık Günü’nün kutlaması Twitter’da kimi çevrelerin reaksiyonunu çekerken, emekli diplomat Sinan Ülgen, bunun yanlışsız bir diplomatik bir atılım olduğu değerlendirmesinde bulundu. Ülgen, bu uygulamanın Mustafa Kemal Atatürk devrinden beri devam ettiğini söyledi.
Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarda Dışişleri Bakanlığı’nın da bir kutlama bildirisi yayınladığına ve Atina Büyükelçiliği’nin bu paylaşımı bağımsız yapmadığına dikkati çeken Ülgen, “Bu uygulama Atatürk devrinden bu yana devam etmektedir. Türkiye 25 Mart’ta Yunanistan’ın ulusal gününü, Yunanistan da 29 Ekim’de Türkiye’nin Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamaktadır. Mutad uygulamadır. Yerleşmiş bir diplomatik teamüldür” yazdı.
Ülgen ayrıyeten, Atina Büyükelçiliği’nin Yunanistan’daki kullanımın bilakis Bağımsızlık Günü değil, “Ulusal Günü” sözünü kullandığını vurguladı. Ülgen, “Türkiye bu terminolojiyi şuurlu olarak kullanmamaktadır. Nüansı kaçıranlar oldu” dedi.
25 Mart, Yunanistan halkının 1821 ile 1830 ortasında Osmanlı İmparatorluğu’na karşı yürüttüğü, bağımsız Yunan devletinin kurulmasıyla sonuçlanan bağımsızlık hareketinin başlangıcını temsil ediyor.
Ülgen’in Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlar şöyle:
“Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği’nin tarafından Yunanistan’ın ulusal gününün kutlanmasına dair bildirisi iç kamuoyumuzda birtakım taraflı yorumlara neden oldu. Hatta bu jesti suistimal etmek isteyenler de oldu. Ancak bu açıklama hakikat diplomatik atılımdır. Nedeni aşağıda
Öncelikle Atina Büyükelçiliği bunu Dışişleri’nden bağımsız yapmadı. Birebir bildiri, birebir gün Dışişleri tarafından da yayınlandı.
Bu uygulama Atatürk devrinden bu yana devam etmektedir. Türkiye 25 Mart’ta Yunanistan’ın ulusal gününü, Yunanistan da 29 Ekim’de Türkiye’nin Cumhuriyet bayramını kutlamaktadır. Mutad uygulamadır. Yerleşmiş bir diplomatik teamüldür.
Dikkat edilecek olursa, Türkiye’nin kutlama metninde 25 Mart ulusal gün olarak söz edilmektedir. Halbuki ki Yunanistan’da bu bayramın ismi bağımsızlık günüdür. Türkiye bu terminolojiyi şuurlu olarak kullanmamaktadır. Nüansı kaçıranlar oldu.
Kaldı ki bugünlerde bu alanda odaklanılması gereken çok diğer bir gelişme oldu. Türkiye, Yunanistan’ın BM Güvenlik Kurulu adaylığını takviyesi karşılığında Yunanistan da Türkiye’nin Memleketler arası Denizcilik Örgütü – IMO Genel Sekreterliği için adayını destekleme vaadi verdi.
Bu karşılıklı dayanak muahedesi asıl Türkiye açısından önemli bir diplomatik muvaffakiyet. Çünkü Yunanistan Batı kümesinden 2 münhal konum için mevcut 2 adaydan biriydi. Yani zati çok büyük ihtimalle 2 yıllığına BMGK’ya esasen seçilecek.
Ama karşılığında Türkiye’nin adayının IMO Genel Sekreteri seçilme bahtı çok arttı. IMO, Ege problemleri açısından kritik bir milletlerarası örgüt. Bakalım Yunanistan kamuoyu böylesi değerli bir milletlerarası kuruluşta hükümetlerinin Türkiye’ye verdiği takviyeye nasıl reaksiyon gösterecek?
Bu gelişmeler Türkiye ile Yunanistan ortasında asıl olması gereken konjonktüre kavuştuğumuza işaret ediyor. Aramızdaki sıkıntıları çözmek kolay değil. Çok uzun yıllardır devam ediyor. İki ülke de temel yaklaşımlarından geri atmayacak.
Ama çözümsüzlüğü, her vakit gurur duyduğumuz ve duymaya devam edeceğimiz devlet geleneğimizin ışığında diplomasiyi önceleyerek ve diplomasiye alan bırakarak yönetim etmek lazım. Aksi halde haklı olunan yerde haksız duruma düşme riski var.”
