Fehmi Koru*
CHP’de kurultay öncesi ilçe ve vilayet kongreleri yapılıyor.
Seçimden hezimetle çıkmış bir parti CHP; bu türlü bir partide en az beklenebilecek olan, kongrelerin çekişmeli geçmesidir.
Ancak o denli olmuyor; iki vilayette kavgalı-gürültülü geçtiğini işittiğimiz kongrelerden sonuncusunda da sandalyeler havalarda uçuşmuş, duruma polis müdahale etmek zorunda kalmış…
Gözaltılar kelam konusu.
Allah, Allah…
Neyi paylaşamıyor CHP’liler?
İstanbul vilayet başkanlığı için de isimler ortalıkta dolaşıyor. Birden fazla kişi o vazifeye aday. Orası için de günler öncesinden çekişme başladığı anlaşılıyor.
İzmir, Konya ve Siirt’te olanlar İstanbul’da da yaşanırsa, çok daha önemli gelişmelerle karşılaşılabilir.
Allah, Allah gerçekten…
Uzun yıllar siyaseti mümkün olduğu kadar yakından izlemeye çalıştığım için, CHP’de şu sıralarda meydana gelen çekişmeyi anlamakta zorlanıyorum. Siyaset sonuçta ülke idaresine talip olma uğraşıdır. Her parti iktidara gelmek için gayret gösterir, her partili de partisinin bu gayretine katkıda bulunmak üzere misyon alır.
İktidara yakın olmak partililere yarayacağı için orada çekişmeyle karşılaşmak doğaldır; lakin on yılda 10’dan fazla seçimde başarısız olmuş bir muhalefet partisinde vilayet ve ilçelere kadar dayanmış çekişmeleri neye yormak gerekir?
İktidarı oluşturan partilerde -AK Parti ve MHP’de- gözle görünür bir çekişme yok; buna karşılık CHP’nin içi kaynıyor…
Akla gelen birinci sebep, CHP’deki çalkantının bir iç hesaplaşma ile bağlı olma ihtimalidir.
Partililerden bir küme partilerine sahip çıkma çabasındalar; bir öteki küme da sahiplendikleri partiyi ellerinden almak isteyenlere karşı uğraş veriyorlardır…
Tersi görünse de bu olumlu bir senaryo sayılabilir. Sonuçta taraflar gerçek bildileri bir emel için hengameyi bile göze alacak bir çekişme içerisindeler…
Hayat belirtisi bu, daima mağlubiyet yaşamış bir parti için…
CHP ülkemizin en eski partisi. Cumhuriyet’i kuran takımın partisi. Kısa mühlet evvel -9 Eylül’de- 100. yaş gününü kutladı CHP…
En eski partinin 100 yıldan önceye dayanan kökleri de var. Kurucu takımın değerli isimleri, CHP siyasi hayatta var olmadan evvel de, Osmanlı devrinde, siyasi hayatta tesirli insanlardı. Birden fazla İttihat ve Terakki içerisinde yer alıyorlardı.
Bu açıdan bakıldığında, CHP’deki iç hesaplaşmayı sıradan bir koltuk hengamesi olarak görmemek gerekebilir.
İktidar olmadığı periyotlarda bile ‘devlet’ denilen aygıt üzerinde tesirini değişik kurumlar aracılığıyla hissettiren bir siyasi damarın temsilcisiydi CHP; son yıllarda o tesirde azalma kendini değişik biçimlerde muhakkak ediyordu.
Son seçim mağlubiyeti, daha doğrusu ülkenin son 22 yılına damgasını vurmuş olan iktidarın ve onun önderi Tayyip Erdoğan’ın, siyasi iktidar ve cumhurbaşkanı olarak, beş yıl daha iş başında kalacak olması gerçekliği, CHP’nin o tesirinin bütünüyle sona ermesi manasına da geliyor.
Siyasi iktidardan uzak kalmak CHP’nin alıştığı bir durum, devlet erkinin içerisinden bütünüyle tasfiye edilmek ve bir daha hiçbir biçimde iktidar yüzü göremeyecek olmak ise bir yenilik…
Çekişme bunun dışa vurumu olabilir.
Bu analiz doğruysa, yani çekişme çok daha derin bir sebebe dayanıyorsa, kasım ayında yapılması kararlaştırılmış olan kurultayda, bayağı çekişmeli sahnelere tanıklık edebiliriz.
Acaba hangi senaryo daha yanlışsız: Çekişme, kolay bir iç hesaplaşmayla mı hudutlu, yoksa çok daha derin değerlendirmeye dayalı bir tasfiyeyi boşa çıkartmayla mı ilgili?
Gerçeğin sağlaması için ipucu vereyim: Kurultayda genel başkanlık için yarışacak olanlar şu ana kadar muhakkak olan birkaç isimle sonlu kalacak ise bu yazıda kelamını ettiğim birinci senaryo doğrulanmış olacak. İkinci senaryonun doğrulanması için, yarışa öbür bir-iki ismin daha katılması gerekir.
Zaman kısalıyor.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.
