İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün TGRT’de katıldığı televizyon programında, AKP’nin seçim çalışmaları ve 3 periyot kuralıyla ilgili dikkati çeken iletiler verdi. Son anket çalışmaları hakkında bilgi veren Soylu, “AK Parti’nin alacağı oy açık. Cumhurbaşkanımızın alacağı oy açık. Cumhur İttifakımızın alacağı o açık. Biz bugün 1. tıpta Allah’ın müsaadesiyle Cumhurbaşkanlığını alıyoruz. Yüzde 50’nin çabucak biraz üzerinde 1-1,5 puanlık 50’nin üzerinde alıyoruz” dedi
Bu farkı daha da açacaklarına inandıklarını belirten Soylu, Memleket Partisi başkanı Muharrem İnce’nin adaylığıyla ilgili “Her seçimin kendine ilişkin bir süreci vardır. Şöyle bir durum var. Birinci seçimde kazanacağız, bizi çok etkileyecek bir faktör değil” sözünü kullandı.
TGRT Haber’e katılan Bakan Soylu’nun açıklamalarından satır başları şöyle;
“Türkiye değişim ve yenilikler ülkesi. Bir taraftan sabah vatandaş telefonunu açtığında yepisyeni bir gelişmeyle karşılaşıyor. Elektro optik kamerası olan, yerli ve ulusal TÜBİTAK tarafından üretilen ve artık imaj transferi konusunda da gerek afet idaresi olsun gerek mahallî idareler ve etraf şehircilik olsun bütün bunlarla ilgili kapasitemizin daha fazla geliştirecek, genişletecek ve bizim olan bir İMECE uydusuyla güne başladık. Allah’a şükürler olsun. Stratejimiz çok başarılı bir halde devam ediyor.
“(Bakan Soylu’nun katıldığı programa Togg ile gelmesi) Otomobil sürmek hoş bir şey, Togg’u sürmek çok daha hoş. Çok esnek bir otomobil. Sempatik, sürüş sempatisi olan bir otomobil. Dizaynından tutun sürüş keyfine kadar her şey, güvenliğine kadar her şey en ince noktasına kadar yeterli tasarlanmış, yeterli realize edilmiş, bunun dışında da seri bir otomobil. Sessiz bir otomobil ve en değerlisi, otururken diğer araçlara, bu türlü bir hissiniz var mı bilmiyorum fakat ‘öteki’ üzeresiniz. Lakin Togg bizim olduğu için öteki üzere değilsiniz.
Deprem bölgesinde son durum ne?
“6 Şubat gerek tarihi prestijiyle gerekse yaaşdıklarımızla bir milattır. Bunun değerlendirmesini bu türlü ortaya koymak lazım. Milat olmasının sebebi de şudur: Burada karşı karşıya kaldıklarımız, yaşadıklarını anlatan, ki ben 2’nci zelzelede oradaydım. Birinci zelzelenin sesini, tesirini, yaygınlığını, birebir anda sonuçlarını bir kıyametle karşılaştıran çok sayıda depremzede hemşerimizi gördüm. Çığlıkları, bağırışmaları… Bunu sarsıntı olarak, afet olarak tanım etmek tam yaşadığımızın karşılığı olmayacakmış üzere geliyor.
“Biz evvelce de zelzeleler gördük, afetler gördük… Evet zelzelenin bir yıkıcı tesiri oluyor, büyük maliyetleri oluyor. İnsanımızı, canımızı kaybediyoruz fakat bu öteki bir şey. Biz 3 fay kırığına kadar çalıştık hakikat, lakin 7 fay kırığıyla birinci defa karşı karşıya kalıyoruz. 11 vilayetin tamamını etkileyen, vatandaşımızın tabiriyle ‘küçük kıyamet’i yaşamış olduk. 26 bin yalnızca arama-kurtarma yapılan enkaz var, bu az bir sayı değil. Biz acil yıkılacak-yıkılmış binaların enkazlarını taşıyoruz. 57 bin.. Bağımsız kısımdan bahsediyor değilim. Yalnızca Hatay’da günlük 14 bin kamyon seferi var.
“En kıymetli süreçlerden biri de…”
“Geçici barınmayı devam ettirmeye çalışıyoruz. Vatandaşlarımız meskenlerinde sarsıntılardan sonra yıkıntılar sebebiyle süreksiz barınmaya geçtiler. Süreksiz barınmada daha sonra konteynera, bir yıl içinde de tekrar konutlarına geçecekler. Bu türlü bir döngüyü ortaya koymaya çalışlıyoruz. En kıymetli süreçlerden biri de süreksiz barınmayı yönetmek. Bu esnada milyonlarca insan kentten tahliye oldu. Bu da bizim bir stratejimizdi. Tüm alanı yönetebilmek için… Hiç olmazsa bir kısmı öteki bir vilayette, ilçede hayatlarını süreksiz bir müddet de olsa devam etmelerini sağlayabilmek hükümetimizin, afet idaremizin bit stratejisiydi ve biz bunu sağladık.
“Çok önemli seferberlik ortaya koyduk. 730 binin üzerinde çadır kurduk. Çadırların hepsini altyapıları hazırlanmış, yanında tuvaleti-banyosu olan, çamaşır-kurutma makinesi olan, standardı her gün yükselttiğimiz sürece çevirdik. Konteyner kent alanlarına konteyner kentler kurmaya başladık. 2 ay içerisinde 100 bin kuracağız, sonrasında 200 bin kuracağız… Yağmurlar altyapıda aksamalara neden oldu lakin gece-gündüz çalışarak devam ediyoruz. Yalnızca konteynerları getirip koyuyor değiliz, bir ilçenin altyapısı nasıl hazırlanıyorsa kanalizasyonu, yolu, eğitim tesisi, idare binası… Ona nazaran hazırlıyor devam ettiriyoruz.
Deprem bölgesinde esnaflar
“Belli bir mühletten sonra beşerler diyor ki “Biz hayatımızı tekrar olağanlaştırmalıyız, dükkanımızı açmalıyız”. ‘Bizim şu gereksinimlerimiz var’, ‘Bu gereksinimlerimiz var. Giderilmesi lazım’ diyorlar… Kentin bütün dinamiklerini yine harekete geçirmek için uğraş sarf ediyorsunuz. Ne istediklerine yönelik altyapılarını, yine ‘Bismillah’ demeleri için istedikleri imkanları kıymetlendiriyoruz. Bu ortada çalıştığımız insanların büyük bir kısmı depremzede. Belediye liderleri, tarım müdürü, kaymakam… Onları rehabilite etmeye çalışıyor, zelzeleden alıp çıkarıp hayatın ve karşı karşıya kaldığımız sıkıntıların tahliline yönelik beklentileri ortaya koymaya çalışıyorsunuz.
“Hemen işine başlamak isteyen esnaflara yeni yerler tasarladık. 10 bin 500 esnaf dükkanı kuruldu. Bu sayının 15 bini aşacağını kıymetlendiriyoruz. Şu anda 6 bin 500’ü ‘Bismaillah’ dedi, işe başladı. Bunun 8 bin üzerindekini bağış aldık.
Deprem bölgesinde enkaz kaldırma çalışmaları ne durumda?
“Orada büyük bir enkaz var ve şu anda kaldırılıyor. Yalnızca Hatay’da günlük 14 bin kamyon seferi var, 57 binin üzerinde bina var. Bu enkazın kaldırılması 2 evrede gerçekleştiriliyor. Birinci etap zelzele vakti yıkılmış ve kaldırılması gereken, tıpkı vakitte tehlike arz eden ve acil yıkılması gereken konutlar. Kesimler oluştu, baklava dilimi üzere düşünün. Kimi kamu kurum ve kuruluşları, kimisi belediye araçları… Bunların enkazların döküleceği yerden taşınacağı alana kadar hepsi teker teker planlandı.
“Hatay dün gece saat 01.00 prestijiyle yüzde 75’e kadar gelindi. Nerede gelindi? Yıkılmış ve acil yıkılacak… Başka vilayetlerde de yüzde 90’ları aştık. İnanıyorum ki bayrama kadar öbür vilayetlerde bu büsbütün acil yıkılacak ve yıkılmış binaların enkazları kalkmış olacak.
“Koskoca alanlar, emlak oluşuyor. Ondan sonra da ağır hasarlı binaların yıkımına başlanıyor. Bunun için de bir öngörümüz var. 3-3.5 ay içerisinde bunun da değerli bir kısmının kimi vilayetlerde tamamının Hatay’da da değerli bir kısmının tamamlanacağını düşünüyorum. Bu esnada yalnızca bununla kalmadık. Elbette Etraf, Şehircilik Bakanlığı, Bakanlığımızın yetkilileri, AFAD, yeni bir planlama ortaya koydu. Biz köylerde bu konutlar nerede yapılacak? Yer tespiti sorunu AFAD’a ilişkin. Yani köylere gidiyor diyor ki, ‘Ben bu yer tespitlerini yapıyorum.’ Öbür kentlerdeki yer tespitleri sıkıntısını de AFAD-Çevre Şehircilik lakin daha çok Etraf Şehircilik’in uyumunda tespitleri yapılıyor. Lakin bu yer tespitlerinde ilgili belediyeler, ilgili valiliklerle birlikte yapılıyor. Lakin tekrar kentin eşrafıyla Sanayi Odası, Ticaret Odası, belediyesi, kanaat başkanları, muhtarları… Kentin yaşayanları ile bir arada hem kentin alt yapısı gözetiliyor hem fay sınırı gözetilerek bir vesileyle bu kentin nereye kurulabileceğini var olan yerde ne kadar konut olup olmayacağını, ticaret alanlarının, spor alanlarının, kültür alanlarının nereye oluşturulabileceği tasarlanan istişare eden ve imkanlarla bunu pahalandıran bir süreçte de burada yaşanıyor.
Kalıcı konutlar 1 yılda bitecek mi?
“Hem kentin altyapısının-zemininin gözetilerek, hem fay sınırı gözetilerek bu kentlerin nereye kurulabileceği, konutların nasıl olacağı, sanat-kültür alanlarının nerelere tasarlanacağını pahalandıran bir süreçten geçiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız bir müddet söyledi. Biz ne kelam vermişsek, Recep Tayyip Erdoğan ne kelam vermişse, yalnızca bina yapmadan, oranın ekosistemini tekrar harekete geçirecek, ticart-eğitim-sağlık-sanat-kültür hayatını ve o kentin tarihi mirasını tekrar harekete geçirecek anlayışı inşallah bir yıl içerisinde oradaki hemşehrilerimizle buluşturacağız.
AKP’nin seçim çalışmaları
3 devir kuralı kararı
“Bir Cumhur İttifakı programı ayağı var. Birebir vakitte bir de adaylar var. TBMM’de bunu kimlerle yapacaksınız? Kampanyayı kimlerle yapacaksınız? Bir bu ayağı var. Bütün bu ayaklar tamamlandı ve bu ayaklar içerisinde parti bir karar verdi. Cumhurbaşkanımız da bir karar verdi. Mesela 3 periyot kararı. AK Parti bir prensip partisi. Bir kural partisi. İlkeyi neye kuruyorsa ona tabir olan bir anlayış meydana getiriyor.
“AK Parti’nin bir özelliği var. Türk demokrasisinin deneyimli partisi. En deneyimli. Yalnızca yaşadığı siyasal hayat boyunca değil iktidarda kalmasıyla, karşı karşıya kaldığı meseleleri yönetmesiyle birçok sıkıntıyla karşı karşıya kaldık.
“3 devirle ilgili bir karar alındı. Vekillerimizde yüzde 65-70’lik bir değişim kelam konusu. Bu bir bayrak yarışı, bir sistemden bahsediyorum. Koskoca bir ülke yönetiyorsunuz. Burada bayrak yarışı yapılacak. En değerli sorun milletin önüne çıkabilmeye layık olabilmek. Bu süreçlerde elbette ki biz de önümüzdeki 5 yıl kendi davamız, partimiz Türkiye’yi daha güzel yönetim eddebilsin diye neler yapabileceğimizi ortaya koyacağız
“Parlamenter sistem olsaydı pandemide hükümet düşmüştü. Parlamenter sistem olsaydı bir dolar krizinde, döviz krizinde yahut taarruzunda hükümet yerle yeksan olmuştu. Zira onun için hazırlanıyor. ‘Bir dolay saldırısı yapanyım’, ‘Bir kriz oluşturayım’, ‘İktidarı zedeleyim’, ‘Başka ülkelerde yaptığımı Türkiye’de de yapayım’. Lakin bugün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi büsbütün krizlere panzehirdir. Bütün krizleri nasıl yönteceğine yönelik bir panzehir ortaya koymuştur. 5 yıllık süreç içerisinde gördüklerimiz var, deneyimlerimiz var ve bilgilerimiz var.
Elbette birtakım düzenlemeler, bir ekip düzeltmeler, bir grup adımalar atılmasına imkan verilebilecek bir deneyimimiz oldu. Bu deneyimimizin de vakti ne vakitti? 5 yıl bunun için tecrübeyi oluşturabilecek bir periyottur. 5 yıl sonra seçime giderken yeni adım ehliyeti seninle görecekse o süreçte bunları düzeltebilme imkanına sahip olabilirsiniz.
“Ama Parlamenter Sistem ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kıyas kabul etmez. Ben çok açık söylüyorum. Parlamenter Sistemin bakanlığını da yaptım. Başbakanlık koridorlarında ve bürokratik koridorlarda daima birlikte dağılıp gidiyorduk. Artık o denli değil. Attığımız adımları, atacağımız adımları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanımızla olabilecekleri sayın Cumhurbaşkanımıza kendimiz yapabileceğimizi, birçok yetki bizde, kendimiz. Şayet arkadaşlarımızla yapabileceklerimiz varsa bir ortaya gelip Bakan arkadaşlarımızla yapabilme kabiliyetine sahibiz.
“İstanbul 2. bölgeden milletvekili adayıyız. Büyük de bir heyecan yaşıyoruz. İnşallah hem partimizin itimadını mahcup etmeyecek hem de milletimizin itimadını mahcup etmeyecek bir kampanya olacak.
Muhalefetin seçimi kazanacağı inancı neden kuvvetli?
“Seçime onlarca aday girer. Herkes kazanma ümidiyle girer. Hepimiz öyleyiz. Seçimden 1 oy alan da seçime başladığında ‘Ben kazanacağım’ der. Seçimi kıl hissesi kaybeden de ‘Ben kazanacağım’ der. Seçimin genel mantığı bu zati. Toplumun önüne ‘Ben seçimi kaybedeceğim’ diye kimse çıkmaz. Çıkmamalı da… 1987… Ondan öncesi de vardı. Faal siyasetin içerisindeyim. Tam 35 yıl. Benim de bir deneyimim var. Evet AK Parti deneyimli bir siyasi parti, gerçek.
“Ben sahayı görüyorum. Yani o alanda vatandaşımızın, karşı karşıya kaldığımız insanlarımızın bize neler söylediğini bu yola nasıl devam edilmesi lazım geldiğini, bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na olan itimatlarını çok net bir biçimde görüyorum.
“Sokağın sesinde öbür bir şeyler var. İlçe Başkanlığından bugüne kadar, siyaset rasyonel bir sorundur ve bilimsel bir sorundur, şayet siz ölçmezseniz planlayamazsınız. Ben araştırmaları yapıyorum. Ne vakitten itibaren? 1995 Gaziosmanpaşa İlçe Lideri olduğum günden itibaren bu araştırmalar yapılıyor. O araştırmalar yapıldığı andan itibaren de önümüzdeki tabloyu görürüz.
Anketlerde son durum
“Herkes araştırma yapıyor. Her seçim esnasında şöyle günlük fotoğraf… Mesela der ki bence; ‘Bugün seçim olsa kime oy verirsiniz?’ dersiniz. Bugün seçim olsanın durumudur. Biz 15-20 gün sonra hangi tabloyla karşılaşacağımızı bilmeyiz, bilemeyiz. Allah korusun sizin de bizim de hesabını bilemediğimiz ekstrem bir durum kelam konusu olabilir. Lakin araştırmalar tam da günün hesabını verir. O gün sorulmuş oluyor. O soru 14 Mayıs’ta millete sorulmuş olacak aslında. 14 Mayıs’ta seçmen sandık başına gittiğinde o sorunun karşılığını verecek.
“Ama vakti geriye alıp o soruyu bugün sorduğumuzda ortaya çıkan sonuç var. Sonuç açık. AK Parti’nin alacağı oy açık. Cumhurbaşkanımızın alacağı oy açık. Cumhur İttifakımızın alacağı o açık. Biz bugün 1. çeşitte Allah’ın müsaadesiyle Cumhurbaşkanlığını alıyoruz. Yüzde 50’nin çabucak biraz üzerinde 1-1,5 puanlık 50’nin üzerinde alıyoruz. Lakin şunu net bir biçimde söyleyeyim. Biz bu farkı çok daha ileri bir noktaya taşıyabilecek adımların atılabileceğini, kampanyamızı o denli yürütebileceğimizi ve birebir vakitte da bilhassa sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı seçim beyannamesinin bu türlü bir sonuç oluşturacağını ve Türkiye geleceğinin ve Türkiye Yüzyılı’nın ortaya koyduğu Cumhur İttifakı ve sayın Cumhurbaşkanımız üçgeninde buluşabileceğine inanıyoruz.
Muharrem İnce’nin adaylığı
“Her seçimin kendine ilişkin bir süreci vardır. Şöyle bir durum var. Birinci seçimde kazanacağız, bizi çok etkileyecek bir faktör değil.
“Dağlarda 88 terörist kaldı”
“Yeşil Sol Parti aslında HDP’dir. CHP, PKK’nın enkazı HDP’yi taşımıştır. PKK ve HDP Kılıçdaroğlu’nu desteklemekte. Kılıçdaroğlu ‘PYD terör örgütü değildir’ dedi. CHP’den vaatleri doğrulama var. FETÖ’cüleri kamuya döndürecek olan CHP’dir. Dağlarda 88 terörist kaldı. Evlatlarımızı katlettiler. Belediyeleri PKK yönetiyordu. Sokağın tozunu emmiş adamım. 2014 yılında Ağrı’da yenilenen seçime gittim. 18 yaşındaki kız HDP’nin yöneticilerini parmağında oynatıyordu.
“(CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun ‘PKK silah bırakma sürecine girecek’ açıklaması) Dayağı yiyip doruğuna bindiğiniz anda ‘Silah bırakalım’ derler. Hudutlarımızın ötesinde kahramanlık hikayeleri yazılıyor.
Sığınmacı sorunu
“Tarihin en büyük göç dalgasıyla karşı karşıya kaldık. İstikametimizden rotamızdan sapmadık. Dünyanın en büyük sınaması göç sınamasıdır. Suriye’de gezen bir kardeşiniz olarak söylüyorum. 2 milyon Afgan’ın İran hududunda nasıl bekletildiğini bildiğim için söylüyorum. 3 milyon 420 bin Suriyeli var. 550 bin Suriyeli geri dönmüştür. Suriyeli 239 bin Suriyeli vatandaş olmuştur. Suriyeli Türkmenleri de artık vatandaş yapmaya başladık. 10 bini aşkın Uygur Türkünü vatandaş yaptık.
